Taner Ulutaş’tan Sahibine Mesajlar

 Taner Ulutaş’tan Sahibine Mesajlar

[ad_1]

 

Sahibine Mesajlar

Sn. Ersin Tatar,  Türkiye’nin 14 milyonluk yardımı ile yapacağınız Cumhurbaşkanı Sarayı ile ilgili olarak, Anavatan parasını ayırdı. Kullanmazsak geri gidecek dediniz. Yani bir başka deyişle, birileri bu sarayı yapmazsanız, parayı vermem geri gönder diyecek mi demek istediniz? Peki, siz birkez olsun, eğilen başı kaldırıp, geri gönder diyecek o yüzdeki gözlerin içine bakarak, pandemi döneminde halk büyük sıkıntı yaşadı. Bu paranın bir kısmını özelde çalışan ve maaş alamayanlara, bir kısmını okullara tablet alımında, bir kısmını da sağlık için harcayacağım diyerek, bu defa zor olanı yapıp adil olacağım deseniz önünde birçok siyasinin el pençe divan durduğu kişi bile yok diyemeyecek. Ayşaba, seçtiğimiz bazı siyasilere bizler için ne ifade ettiklerini söylemeliydik. Çünkü ne ifade ettiklerinin şimdi bedelini ödüyoruz dedi.

**

Sn. Ersan Saner, açıklamanızda dünyanın en başarılılarından biriyiz dediniz. Başarı karnenize bir göz attık ve tam not aldıklarınızı sıralayalım dedik. Pilli dünyanın en başarılı sağlık bakanıdır dedikten kısa bir süre sonra kellesini bumburo aldınız.  Ekonomik krize giren vatandaşın kredi taksitlerini binbir naz ve çalım ile ertelerken, Türkiye’de ertelenen kredi taksitlerinin faizi bağışlanırken siz bankalar böyle istedi diyerek, faizi katmerli olarak taksitlere eklediniz. Özelde çalışanlara vereceğim diyerek Maaşlardan yaptığınız kesintiden, alacakları paraya özelde çalışanlar andilla koyarak baktı, Sağlıkçıları, 7 desimetreye çıkan sesleri nedeniyle dünyaca ünlü soprano Maria Callas’a, restorancıları da PAvorotti’ye döndürdünüz. Ayşaba, yürü de gorkma başbakanım. Arkanda halk değil bankalar vardır. Son durak diye bindiğiniz otobüsten, son durak yerine sizi ilk durakta bekliyoruz dedi.

 **

Sn. Resmiye Canaltay, ülkeye giriş yapan yolcular Ercan’daki işleyiş ve uygulamaya tepki gösteriyor. Havaalanından çıkışta karantina merkezlerine gönderilen yolcular Ercan’daki işleyişin yavaş olduğunu ve alınan önlemleri yetersiz bulduklarını kaydetti. Yolcular, işleyişin yavaş olmasından dolayı kalabalıkların oluştuğunu ve bulaş açısından korkutucu bir manzara olduğunu belirtirken,  Kalabalıklar içinde tutulduklarını, görevli sayısının az ve işleyişin yavaş olması nedeniyle Ercan’da bulaş riskinin yüksek olduğuna vurgu yaptılar. Sn. Bakan, fakat diye başlayan, nedenler ile başlayan cümleleri olanlar, sonrasında yaratacağı nasıl’ına katlanır. Belki dalgaları durduramayız fakat oralarda tedbirleri içeren sörf yapmayı öğrenebiliriz.

**

Sn. Mehmet İpek,  UBP Mağusa Parti Meclisi üyeliği adaylığınız hayırlı olsun. 22 Ocak Afrika – Avrupa Gazetesine oluşturulan taşlı saldırı sonrasında, aldığın hapislik cezası, şartlı tahliye nedeniyle bağışlanması sonrasında, seçilmen halinde buda ekmek kadayıfının üzerine konacak dondurma gibi olur. Haaa bu arada birde milletvekili adayı olman halinde önüne konacak tatlı yemede yanında yat modunda olur. İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir. yalnız bedenleri ile evli, fakat ruhları ile ayrı kişilerin kandillerinde yağın yerini artık taş almasın.   

 **

Sn. Melih Bulu, bizim Minik Kuşlar, Boğaziçi Rektörü olarak atanmanıza karşı çıkan öğrencilerin eylemleri sonrasında, geçen gün karşılaştığınız TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan görevinizden affınızı istediğinizi söyledi. Henüz istifa etmemenize karşı, görevden alınmanız halinde Boğaziçi üniversitesinde görevli bir dekanın o göreve atanacağını da belirttiler. Bizim Minik Kuşlar rahat durmaz dedim ya, ilaveten bu haftalar içinde 2-3 üst düzey görevlinin daha görevden alınacaklarını söyledi. Sn. Bulu, yaşananlara çok kızdınız. fakat her zahmette, her meşakkatte kızar, kinlenirseniz cilalanmadan nasıl ayna olacaksınız diye insana sorarlar. Mevlana, birde vedalar, gözüyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz demişti. Haaa birde ağaç ne kadar yüksek olursa olsun bir gün yapraklarının yere düşeceğini de unutmamak gerekir.

**

Sn. Sunat Atun, Ekonomi ve Enerji Bakanı olduğun yıllarda, Türkiye ile elektrikte enterkonnekte ile ilgili Uluslar arası anlaşma, 5 yıl sonra nihayet TBMM’inden geçti. Mangalda attıkları zaman kül bırakmayanlar, ölme eşeğim ölme, arpa buğday çıkacak da sana yedireceğim modunda heya heşa diyerek 5 yıl sonra anlaşmayı imzalayanlara, yahu bu kadar zaman nerelerdeydiniz. Çocuk doğsaydı 5 yaşında yürümeye bile başlayacaktı demek gerekmez mi? Neyse evkafın su meselesine gelirsek, senin sofradan otlanacak, bizden olanlar takımı da, bir kişi dışında sana bir teşekkürü bile çok gördü. Ayşaba, kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Sunat ovlucuğum için partidaşlarının kalplerinde ne varsa belki kıyılarına henüz vurmadı. fakat sessizlikleri, kıyıya vurmasını beklenenden daha büyüktür dedi.

**

Sn. Adem Ademgil,  birinci derece askeri yasak bölgeye gizlice girerek, kaçak sigara tütünü verdiğin, Rum  Mattheou Mattheou’ya göre çok şanslısın. Rum, hapislik cezası alırken, sen paçayı 2 bin TL para cezası ile kurtardın. Üstelik 30 koli sigara tütünü da sana geri verilmek suretiyle onlara da kavuştun. Vallahi bu ödülü görünce bende harekete geçtim. İstersen bu konuda işbirliği bile yapabiliriz. Sen Güney’den ben Kuzey’den yapacağımız girişimler sonrasında Askeri bölgenin kaçak sigara ve tütün ile anasını satar, babasını da on paraya sirto oynatırız. Sn. Ademgil, eskiden adamın karnına vurdukları zaman ah arkam dermiş. O devir çoktan geçti. Şimdi, KKTC Bol Kepçe Lokantasında, çukur tabakları doldururken, yürü de korkma. Adalet ablayı sinirden geçirdiği kalp krizi sonrasında öldürdük. Hak ve hukuk bekçisi Hakkı dayıyı yoğun bakıma kaldırdık devridir.

**

Sn. Mehmet Kasapoğlu oluşturulan bir anket çalışmasına değinerek, Kıbrıslı Türklerin % 62’si ‘Kuzey Kıbrıs’ı, % 31’i Kıbrıs’ın tümünü vatan olarak görüyor. Türkiyeli göçmenlerin ise  % 56’sı Türkiye’yi vatanları olarak tanımladığını söyledin. ilaveten Türkiye’yi vatanı olarak gören Kıbrıslı Türklerin oranının ise sadece % 5,8 olduğunu belirtirken, Türkiyeli göçmenlerin % 93,9’la neredeyse hiçbirinin, adanın bütününü vatanları olarak görmediğini belirttin. Sn. Kasapoğlu, taş yerinde ağırdır. Taşıma taşlar ile oluşturulan bir bend arkasında yaratılan bir baraj, bir küçücük delik sonrasında yıkılmaya mahkûmsa, taşıma toprak ile yaratılan bir adacıkta, bir gün sular altında kalmaya mahkûmdur. Yaşadığı yeri vatan olarak benimsemeyen eğreti insanlar, barajın yıkılmasına da adacığın sular altında kalmasına da neden olur. İki insan çeşidi vardır: Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen ve karnının doyduğu yeri vatan olarak benimseyerek toz kondurmayanlar ile zaman geçtikçe vatan olarak benimsemediği yerde birilerini besleme olarak niteleyerek yüzsüzleşen.

 

**

Sn. Ahmet Arkın, 1977 yılından beri her katmanında uğraş verdiğiniz otelcilik sektörünün son dönemlerde değişime uğradığını belirttiniz. Eskiden amaç otellere kumarhane yapmaktı. Şimdilerdeki hükümet politikasının ise kumarhanelere otel yapmak olduğunu söylediniz. Yerlilere yasak denilen kumarhanelere göz yumulması nedeniyle toplumun kumarbaz yapıldığına vurgu yaptınız. Otelleri kalifiye turist yerine toplumu sömüren sermaye, Rum mallarını satan ve VİP odalarda kalan emlak mafyası doldurduğunu 100 bin yatak sayısı olsa ne gezer dediniz. Ve casinolar yüzünden yasaklar kalkınca, ülkeye korona taşındığını belirttiniz. Sn. Arkın, siyaset turşu suyu gibidir. İçmeyenin ağzı sulanır. İçenin ise midesi bulanır. İçenler, mideleri bulandığı için midelerinde ne varsa üzerimize boca ediyor

**

Sn. Arif Alasya, Askeri yasak bölgede, sigara tütünü kaçakçılığı yapan UBP’li eski Belediye Başkanı Adem Ademgil’e verilen cezayı eleştirerek, işte adalet serzenişinde bulundun. Ve verilen cezanın trafikte sarı çizgiye park cezası kadar bir para cezası olduğuna vurgu yaptın. 110 milyonluk kaçakçılığın örtülmesinin yanı sıra malların da iade edildiğini belirttin.  Sn. Alasya,  kadınlara taciz ve işkence suçlarının cezasını kapsayan yasayı kaldıranlar, yıpratılmış kadınları kollamak ve sevmek yerine, şımartılmışlara yol veriyor. Anasına göre danası, sözünün yabana atılmaması için bizimkilerde onların izinden gidiyor. Mum ile golorambiciğin yanı sıra ‘Fanoz’un loş ışığına alışan gözler, gün ışığına bakmak için yeterince güçlü olamaz. Kuruttukları çiçeğe yağan yağmur sağlar mı? Bunlar çiçeği de kuruttu Arif gardaş.

**

Sn. Özdemir Berova, UBP Genel Sekreteri adaylığınız hayırlı olsun. Ali Cengiz oyunlarını bile gölgede bırakacak oyunların döndüğü UBP içinde, sizi çetin bir savaş bekliyor. Uzun sürmesi beklenen oyunlar sonrasında, ciddi bir rakip olan Oğuzhan Hasipoğlu ile gireceğiniz yarışta, sanırım meselenin ölmek olmadığını asıl meselenin o yarış sonrasında iz bırakabilmek olduğunu biliyorsunuz.  Sn. Berova, biz Sevdiklerimize çok yakından baktığımız için, bu yüzden kusurlarını görmeyiz. Sezar’da, çok sevdiği Brütüs’ün kusurlarını göremediği için arkasından hançeri yemişti. Aman çok sevdiğiniz Brütüs’lerin hançerlerinden sakının.

 

**

Sn. Serdinç Maypa, milyonlarca kadın üyesi olan AK Partinin, şiddetin ve aile içi şiddetin önüne geçmek için Avrupa Konseyi sözleşmesine (İstanbul Sözleşmesi) attığı imzayı fesih ettiğini yazdın. Böylelikle Türk Kadınına, ne kadar değersiz olduklarını gösterip, şeriat heveslilerine bayram yaşattığını dile getirdin. Bu durum sonrasında AK Parti Kıbrıs ofisinden “Durmak yok. Kadına şiddete devam” diye bilbord afişi beklediğini belirttin. Sevgili Serdinç, kadına şiddet, taciz ayıplar içinde en utanılacak olanıdır. Kadına şiddet ve taciz uygulayanları inan bir türlü çözemedim. Bunların uzaktan mı adamlar, yoksa adamlıktan mı uzaklar benim için çözümü zor çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştü. Bunları uygulayanların ve cezalandırılmalarına cesurca karşı çıkmalıyız. Ve Cesurun bakışının, korkağın kılıcından keskin olduğunu bilmeliyiz.

**

GÜNÜN FIKRASI

 

Fırsat bulamadı!..

Sultan en güvendiği adamını Arabistan”a hünkar göndermiş.

 Hünkar, Arabistan”da gezerken bakmış, Araplar entari giyiyorlar fakat alta donları yok. Bir rüzgar esti mi, manzara felaket! Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arabın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgarda olay fark edilmiş. Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş:

– Adın?

 – Aptülmecit

 – Baba adın?

 – Aptülleziz

 – Evli misin?

 – 5 tane karım var!

 – Kaç çocuğun var?

 – İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden13, beşincisinden 18 tane.

Kadı kararını vermiş ve söylemiş: – Aptülleziz oğlu,Abdülmecit’in,don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir!

GÜNÜN SÖZÜ

163089448_462872011581708_6492463847172811676_n.jpg

GÜNÜN FOTOSU

163404114_759049817944524_1996838812882930902_n.jpg163413318_236938391494041_3358865771033627025_n.jpg163598598_798420397422200_9029247880949459587_n.jpg

 

[ad_2]

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yapılan Yorumlar
Bir Yorum Yapın